Galatasaray‘a 2011 yılında transfer olan ve tam 14 yıl boyunca kaleyi devralan Fernando Muslera, kariyerinin en uzun yolculuğuna nokta koydu. Bu sezon itibarıyla rekorlarla dolu bir serüveni geride bırakan tecrübeli kaleci, kulübün YouTube kanalına verdiği ve tamamı Türkçe olan ilk röportajında hem duygulandırdı hem düşündürdü. Bu tarihi röportajda, neden bugüne kadar Türkçe konuşmadığını, unutulmaz Galatasaray anılarını ve Türk futboluna dair özel duygularını tüm içtenliğiyle paylaştı.
14 Yılın Ardından Gelen İlk Türkçe Röportaj
Röportajın en dikkat çekici kısmı, Muslera’nın ilk kez Türkçe konuşmasıydı. Bu durumu şöyle açıkladı:
“Ben röportaj verirken sadece Nando olarak değil, Galatasaray Kaptanı olarak konuşuyorum. Bu büyük bir sorumluluk. Yanlış bir cümle taraftar tarafından farklı anlaşılabilir. Bu yüzden hep İspanyolca konuştum. Ama soyunma odasında, günlük yaşamda hep Türkçe konuştum.”
Bu sözlerle, Galatasaray’a olan saygısını ve taraftarın hassasiyetine verdiği önemi net bir şekilde ortaya koydu.

“Galatasaray Her Zaman Farklı”
Röportajda kulübe dair görüşlerini anlatırken, Galatasaray’ın enerjisinden özellikle bahsetti:
“Yeni gelen oyuncular bir yıl oynuyor, şampiyon oluyor ve bu ambiyansı görünce ‘Ben nasıl gidiyorum?’ diyor. Alvaro Morata gibi büyük isimler bile burada farklılaşıyor. Bu Galatasaray enerjisi.”
Bu cümleleriyle, Galatasaray’ın sadece bir kulüp değil, adeta bir duygu, bir kültür olduğunu vurguladı.
İlk Öğrendiği Türkçe Kelimeler Soyunma Odasından
Sohbet sırasında Muslera’nın yüzünü gülümseten anlardan biri de ilk öğrendiği Türkçe kelimeler oldu.
“İlk öğrendiğim kelimeler sinirlenilen kelimelerdi. Soyunma odasında çok duyarsınız. Ama şimdi burada söylemeyeyim,” diyerek samimi bir kahkaha attı.
Bu anekdot, onun Türk kültürüne olan adaptasyonunu da neşeli bir şekilde gözler önüne serdi.
Okan Buruk’a Övgü: “O Çok Farklı Biri”
Teknik direktör Okan Buruk hakkında da övgü dolu sözler sarf eden Muslera:
“Okan Hoca sadece iyi bir teknik direktör değil, aynı zamanda çok iyi bir insan. Üç yılda üç şampiyonluk yaşadık. Onunla çalışmak ayrıcalıktı,” dedi.
Bu açıklama, Galatasaray’ın saha dışındaki başarısının temel taşlarından birinin de insani ilişkiler olduğunu bir kez daha hatırlattı.
Bursaspor’un Düşüşü ve İskender Hasreti
Röportajın en duygusal bölümlerinden biri ise Bursaspor’un ligden düşmesiyle ilgiliydi.
“En sevdiğim yemek iskender. Bursaspor düştüğünde çok üzüldüm. Maçtan önce oraya gidip iskender yemeği bir gelenekti. O anlar çok özeldi,” dedi.
Bu cümleler, onun sadece bir futbolcu değil, aynı zamanda Türkiye ile duygusal bağ kurmuş bir birey olduğunu gösterdi.